19 Şubat 2013 Salı

Uçurum Kenarı

İnsan hiç kendi kendine konuşurmu sizce? Bana soracak olursanız konuşur. Konuşacak kimsesi yoksa konuşur. Konuşacak birileri olsa bile dahi artık konuşmaya cesaret edemiyoruz. Hayat bizi öyle şeylere, öyle yaşanmışlara sürüklediki. Kendi kendimizle, yüreğimizle bizi konuşmaya mecbur bıraktı adeta... Bilmiyorum belki siz daha farklı düşünüyorsunuzdur ama ben böyle düşünüyorum... İnsan öyle bir hale geliyorki bazen sanki bir uçurumun kenarında beklerken birşeylere karar verme gayreti içerisinde boğuluyoruz... Uçurumun kenarından bahsediyorum ya... Hafif bir rüzgar esintisinin alıp götürmesi an meselesi... Hayat mı desem insanlar mı desem kararsız kalıyorum... Niçin uçurumlara kaldık? Gidecek başka yerimiz yokmuşcasına bazen atmıyormuyuz kendimizi bilmediğimiz yerlere? Kendi yüreğimizi hesaba çeker olduk sürekli, hesaba çekilecek yürek olmadığı halde... Anlamaya çalışıyorum, anlamaya çalıştıkça anlaşılmaz oluyor herşey. Kendimi bile bazen anlamıyorum, anlamaya fırsat vermiyor yürek.. Şimdi yürek midir suçlu olan yoksa ben mi ? Ha şimdi diyeceksiniz yürek senin değil mi zaten? Önce yaratan Rahman'ın elbette ama sonrasında yürek dediğim şey bazen bana ait olmayı seçmiyor işte bir kuş misali uçup gidiyor estiği yerlere... Ara ki bulasın, yerine koyasın... Ve an geliyor zaman diyoruz ya.. Zaman dediğimiz şey  varya, işte herşeyi en sonunda ona yükleyip sıyrılıyoruz herşeyden kendimizi kandırırcasına... Hayat bizimle oynadığı gibi oynuyoruz, kandırmalar diz boyu olmuş.. Yalanlar desen haddi hesabı yok.. Hoşgörü saygı sevgi desen çıkar uğruna.. Şimdi yürek nerelere gitmesin ki??? Nerelere uçmasın???

Sümeyra Kula Satık
(.sKs.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder